Uzaklar II ile Antarktika’ya: Bir Türk Çiftin Efsanevi Yolculuğu

Tabii! İşte Osman Atasoy ve Sibel Karasu’nun Uzaklar II ile Antarktika’ya yaptıkları dört yıllık sıra dışı yolculuğu konu alan, doğal, akıcı ve ilgi çekici bir blog yazısı. Sitenizde paylaşmanız için hazır:

 


Uzaklar II ile Antarktika’ya: Bir Türk Çiftin Efsanevi Yolculuğu

 

Merhaba deniz severler ve macera tutkunları!
Bugün size, Türk denizcilik tarihine damga vuran bir hikayeden bahsedeceğim: Osman Atasoy ve Sibel Karasu’nun Uzaklar II adlı tekneleriyle Antarktika’ya uzanan, tam dört yıl süren inanılmaz yolculuğu. Bu macera, Levent Çelmen’in soru-cevap formatında hazırladığı iki bölümlük mini belgeselde öyle güzel anlatılmış ki, izlerken kendinizi dalgaların ortasında hissediyorsunuz. Peki, bu çift bu zorlu yolculuğa nasıl karar verdi? Hedefleri Horn Burnu’yken rota nasıl Antarktika’ya evrildi? Hangi zorluklarla karşılaştılar ve nasıl başa çıktılar? Gelin, bu efsanevi serüvene birlikte göz atalım!

 

Macera Nereden Başladı?

 

Osman Atasoy, yelken dünyasında tanınmış bir isim. 1990’larda “Uzaklar” adlı teknesiyle dünya turu yapmış, bu deneyimle uzun mesafeli deniz yolculuklarının ustası olmuş bir denizci. Sibel Karasu ise profesyonel bir dalış eğitmeni; sualtı dünyasına olan sevgisi onu bu maceraya çeken en büyük etkenlerden biri. 2008’de Marmaris’ten yola çıktıklarında, hedefleri denizcilerin rüyası Horn Burnu’ydu – yani Cape Horn. “Yedi Denizlerin Everesti” olarak bilinen bu tehlikeli bölgeye ulaşmak, zaten başlı başına bir meydan okuma. Ama bu çiftin hikayesi, Horn Burnu’yla sınırlı kalmadı.

 

Yolculukları boyunca Atlantik’i geçtiler, Kanarya Adaları’nda mola verdiler, Brezilya kıyılarını gördüler ve nihayet 9 Mart 2011’de Cape Horn’u fethettiler. Ancak, işte tam burada hikaye beklenmedik bir yöne evrildi. Güney Okyanusu’nun büyüleyici ama bir o kadar da ürkütücü cazibesi, onları Antarktika’ya yöneltti. 10 Ocak 2012’de Puerto Williams’tan yola çıktılar ve Şubat 2012’de Antarktika’ya ulaşarak Türk bayraklı ilk tekneyle bu kıtaya varan denizciler oldular.

 

Rota Neden Antarktika’ya Döndü?

 

Başlangıçta plan Horn Burnu’yken, Antarktika fikri nasıl ortaya çıktı dersiniz? Osman ve Sibel, Cape Horn’u geçtikten sonra Güney Okyanusu’nun sınırlarındayken, o bölgenin sunduğu eşsizliği ve zorluğu fark etmişler. Belki de “Madem buralara kadar geldik, neden Antarktika’yı da görmeyelim?” diye düşünmüşler. Bu karar, hem kişisel bir tutku hem de Türk denizciliğine bir iz bırakma isteğinden doğmuş gibi görünüyor. Sonuçta, Antarktika’ya ulaşmak, Horn Burnu’nu geçmekten bile daha büyük bir başarı – ve bunu başardılar!

 

Karşılaştıkları Zorluklar Nelerdi?

 

Dört yıl boyunca açık denizde olmak, öyle kolay bir iş değil. Drake Geçidi’nde dev dalgalar ve güçlü rüzgarlar, Antarktika’ya yaklaşırken buzdağları ve buz kütleleri… Bu çift, doğanın en sert yüzleriyle karşılaştı. Özellikle Drake Geçidi, denizciler için bile korkutucu bir yer; dalgalar bazen teknenin boyunu aşıyor. Antarktika’da ise buzla mücadele etmişler; küçük bir yelkenliyle bu sularda ilerlemek, adeta iğneyle kuyu kazmak gibi.

 

Bir de izolasyon var tabii. Haftalarca, hatta aylarca başka bir tekne ya da kara görmeden okyanusun ortasında kalmışlar. Bu, sadece fiziksel değil, psikolojik bir sınav. Osman’ın deneyimi burada devreye girmiş; daha önceki dünya turunda bu tür yalnızlıklarla baş etmeyi öğrenmiş. Sibel ise bu yolculukla kendini yeniden keşfetmiş, denizciliği sıfırdan öğrenmiş ve teknenin bakımında büyük bir rol üstlenmiş.

 

Peki, Nasıl Başa Çıktılar?

 

Uzaklar II, bu zorlukların üstesinden gelmelerinde en büyük yardımcıları olmuş. Sağlam bir tekne, iyi bir hazırlık ve yedek parçalarla donatılmış. Osman, navigasyon ve meteoroloji konusundaki bilgisiyle rotayı ustalıkla yönetmiş. Fırtınalarda yelkenleri küçültüp sabırla beklemeyi bilmişler. Buzla karşılaştıklarında ise yavaş ve dikkatli bir seyirle ilerlemişler, adeta tekneleriyle bir dans etmişler.

 

Psikolojik olarak ise birbirlerine destek olmuşlar. İletişim sistemleriyle kıyıyla bağlantı kurabilmeleri, acil durumlarda moral bulmalarını sağlamış. Osman, teknelerine “Bize güven aşıladı” derken, Sibel’in bu süreçte kendine olan güveni artmış. Kısacası, bu macera hem bir ekip çalışması hem de bir dayanıklılık hikayesi.

 

Yolculuğun Ötesinde Bir Miras

 

Bu yolculuk, sadece bir macera olarak kalmadı. Osman ve Sibel, Antarktika’dan döndükten sonra bir Türk bilim üssü kurulması için kampanya başlattılar. Osman’ın dediği gibi: “Antarktika’ya ilk Türk teknesini götürmek yetmez, orada bir bilim üssümüz olmalı.” Bu vizyon, yolculuklarının etkisini daha da büyüttü. Ayrıca, TRT’de yayınlanan “Uzaklar, Antarktika” belgeseliyle bu hikayeyi binlerce kişiye ulaştırdılar.

 

Neden Bu Hikaye İlham Veriyor?

 

Osman Atasoy ve Sibel Karasu’nun hikayesi, sınırları zorlamanın ve hayalleri gerçeğe çevirmenin bir kanıtı. Horn Burnu’ndan Antarktika’ya uzanan bu yolculuk, cesaretin, dayanışmanın ve doğayla uyumun bir simgesi. Onlar, Uzaklar II ile sadece denizleri değil, kalpleri de fethetmiş bir çift.

 

Eğer siz de bu efsanevi macerayı daha yakından tanımak isterseniz, Levent Çelmen’in mini belgeselini izleyebilir ya da Osman Atasoy’un yazılarını okuyabilirsiniz. Deniz sizi çağırıyorsa, belki bir gün sizin de rotanız bilinmez bir ufka döner – kim bilir?

 

Yelkenler fora, macera devam ediyor!